Rokfor Kokusu
Vakit güneşin tepeden dağların arkasına kıvrak hareketlerle geçiş yapma vakti idi. Eflatun bir günün daha sonuna gelmişti. Vardiyası bitmişti eve dönüş vakti gelmişti. Kareli gömleğinin cebine attığı öğle yemeğinden kalan rokfor peynirinin kokusu etrafa mislik bir koku salmıştı. Salyalı ağızlar aç gözler sinsi bakışlar üzerindeydi. Kör kuyuda hayat mücadelesi verdiğinin kendi boğazından kesip evladına bir parça rokfor götürme çabasını kimseler bilmiyordu. Sırtı kambur gücü tükenmişti. Eve dönüş yoluna koyulmuştu. Bir çoğu için macera olan kaplanların arasından sıyrılma mücadelesi onun için artık bi ritüel olmuştu. Tarla faresi olarak dünyaya gelmek onun seçimi değildi. Yaratıcının ona biçtiği basit ama bi o kadar zor bi roldü. Sessiz adımlarla kapanların arasından ilerliyordu kuytudaki yuvasına. Kediler bile acıyordu onun haline ne pençe atıyorlardı ne de yoluna çıkıyorladı. Umutsuzluğu kuyruğundan süzülüyordu. Oysa ki hayat bir parça peynirin peşinden koşmaktan ibaret olmamalıydı...