Titrek Zigon
Sisli bir hava hakimdi, rüzgar küllükteki izmaritlerin sağından geçip soluna yatırıyordu. Yağmur damlaları birer birer düşmeye başlamıştı. Hava arkadaş ortamında yapılan soğuk espiriler kadar soğuktu. Balgamlar yere düşmeden havada donup DNA yüklü küçük küçük sarkıtlar oluşturuyordu. Bu havada dışarıda olmak ya çılgınlıktı ya da çaresizlik. Karşı balkonda kenarları sarı kemerli ahşap zigona ilişti gözüm. Bu havada ne işi vardı balkonda acaba. Yağmur damlaları darbeli matkap gibi iniyordu üzerine. Yorgunluğu titreyen ayaklarından anlaşılıyordu. Galiba zigonun bu havada dışarıda oluşu sadece çaresizlikti...
Yıllardır hizmet ettiği Erol TAŞ kalpli Nuriye teyze onu balkona atmıştı. Artık fazlalık olarak görülmüştü. Bir sıcak yuva bir lokma ekmek çok görülmüştü bu emektara. Belki de günler sonra bir eskiciye verilip yerine renkli altılı çamaşır mandalı alınacaktı. Emektar zigon yıllardır ince belli bardaklarını, kek tabaklarını, meyve sepetlerini ve daha nice yüklerini çekmişti. Şimdi ise donları rüzgarda savrulmasın diye onu verip yerine mandal alacaklardı. Ne kadar acı dimi bir zaman evin baş köşesinde kurulan bu kıymet gören zigonu verip donlarını güvenceye alacaklardı. İçten içe " Allah kahretsin bu nasıl bir şerefsizliktir" diyordum. Ona dokunmak hayatına bir nebzede olsa mutluluk kırıntıları bırakmak istiyordum. O kadar üzgün ve çaresiz bakıyordu ki onu evlatlık alıp tüm mirasımın ( birkaç borç senedi ) varisi yapmak istiyordum. Alıştığı o sıcak aile sıcaklığını yaşatmak istiyordum. Dışarıda yağmurun şiddeti artmıştı iyiden iyiye ıslanmaya başlamıştı. Rüzgarda mekkeli müşrike tokat atar gibi sallayıp geçiyordu bu garibanı. Daha fazla dayanamadım hemen parmak arası terliklerimi giyip Nuriye teyzenin ziline abandım sanki tanrıya seslenir gibi seslenmeye başladım " Nuriye teyze Nuriye teyze" haykırışlarım tüm sokağı ayağa kaldırmış herkesi cam kenarına çekmişti. Meraklı gözlerle beni izliyordu herkes. Nuriye teyze camdan kafasını kıvrak bir kobra gibi uzatıp " ne var ulan " dedi. Göz göze geldik " o zigonu bana sat " dedim. Biraz durdu birkaç dakika içeriye girip aile konseyine danıştı geldi. Fiyatı ne olursa olsun onu alacaktım o emektarı kurtarcaktım. Kahpe Bizans'ın yiğit güzeli gibi düşünüyordum onu artık. İki yüz liraya anlaştık parayı uzatıp zigona sıkıca sarıldım. Ah yavrum nasılda titriyor hiç sevgi göstermemişler garibana daha son yedikleri melemenin yumurta kalıntıları bile üzerinde...
Hemen eve götürdüm sardım yeşil battaniyeme. Kimse ile paylaşmadığım her irmeğinde hatıram olan o güzel battaniyemi bu yavrucak ile paylaştım bir kaç damla göz yaşı ile.Bana minnettar bakışlar ile bakıyordu. Artık geçti artık bitti küçük serseri seni onların eline bırakmam artık diyerek sarıldım. Öylece uyuduk kaldık tittek bacaklı zigonumla...
Yorumlar
Yorum Gönder