Rokfor Kokusu
Vakit güneşin tepeden dağların arkasına kıvrak hareketlerle geçiş yapma vakti idi. Eflatun bir günün daha sonuna gelmişti. Vardiyası bitmişti eve dönüş vakti gelmişti. Kareli gömleğinin cebine attığı öğle yemeğinden kalan rokfor peynirinin kokusu etrafa mislik bir koku salmıştı. Salyalı ağızlar aç gözler sinsi bakışlar üzerindeydi. Kör kuyuda hayat mücadelesi verdiğinin kendi boğazından kesip evladına bir parça rokfor götürme çabasını kimseler bilmiyordu. Sırtı kambur gücü tükenmişti. Eve dönüş yoluna koyulmuştu. Bir çoğu için macera olan kaplanların arasından sıyrılma mücadelesi onun için artık bi ritüel olmuştu. Tarla faresi olarak dünyaya gelmek onun seçimi değildi. Yaratıcının ona biçtiği basit ama bi o kadar zor bi roldü. Sessiz adımlarla kapanların arasından ilerliyordu kuytudaki yuvasına. Kediler bile acıyordu onun haline ne pençe atıyorlardı ne de yoluna çıkıyorladı. Umutsuzluğu kuyruğundan süzülüyordu. Oysa ki hayat bir parça peynirin peşinden koşmaktan ibaret olmamalıydı onun için. Hayallerini bir parça kars kaşarına değişmiş olmanın verdiği sinirle öfke ile kendi kendine söylenip duruyordu. Ünlü bir komedyen olmaktı tüm hayali farelerin yüzünde tebessüm kedilerin gizlice hayran olduğu bir idol. Bir fabrika köşesinde tütün sarmak değildi istediği. Bazen sarmaya tükürük bezleri yetişmiyor gözyaşlarını kulanıyordu....
Bunları düşünürek dört nala ilerliyordu ağaç kovuğundan bozma evine. Kirayıda ödeyememişti ev sahibi Necmi efendiye yakalanmaması gerekti. Necmi efendi besili bir logar faresiydi tek lokmada onu midesine indirir üç gün sokak sokak gezdirirdi. Korktuğu başına gelmişti Necmi efendi sokağın köşesine gazoz kapağından masasını atmış elma şekerini yalıyordu. Peynir kırıntısı bulmakta zorlanan tarla faresi Hamdi elma şekerine uzaktan bakış atıp yolunu değiştirdi. Biraz sahilde oturup havanın kararmasını beklicekti. Aylığı daha almamıştı bahane bulacak vaktide yoktu. Hoş Necmi efendi çatık kaşları ile onu boğmaya yetecek bakışlar atıyordu zaten. Sahile vardığında bankların üzerinde yeni boyanmıştır yazılarını gördü. Şansı yine uyuya kalmıştı onun yanında değildi. Etrafına baktı tüm ağaçların etrafı doluydu yalnız kalacağı tek bir yer yoktu. Biraz bakındıktan sonra gözüne bir kaktüs ilişti etrafında kimse yoktu. Bu kaktüste onun gibi yalnızdı. Patilerini ovuşturup yerdeki gofret kutusundan bir parça koparıp tünedi bu kaktüsün etrafına. Sahilin içindeki onca sese rağmen bi sessizlik kapladı içini. Akşama daha çok vardı. Canıda bi hayli sıkılmıştı. Kot pantolonun arka cebine elini attı arada yazdığı standup metinlerini okumaya başladı ufak eklemeler yaptı düzenlemeler yaptı. Bi anda gözlerini kapatıp oyunu sergilediğini düşündü eflatun bir günde kaktüsten bir sahnede. Heycanlanmıştı ama çokta hoşuna gitmişti. Onca kalabalığı unutup kendi içinde showuna devam ediyordu. Her şeyi iç dünyasında yaşadığını kimsenin onu duymadığını düşünmek ona cesaret vermişti. Gösteriyi sonsuza kadar uzatabilirdi ama perdenin kapanması finalin olması gerekti. Son espirisini yaptı seyirciyi selamladı havada uçuşan alkışlar ve güllerin arasında veda etti. Derin bir iç çekerek istemeyerekte olsa gözlerini açtı. Gözlerini açtığında tüm sahil ayaktaydı. Ona bakıyor alkışlar tutuyordu. Patileri ile şaşkın gözlerini ovaladı neticesine bi tırnak attı. Gerçek olamıcak kadar inanılmazdı. Hamdi iç dünyasında yaşadığı gösteriyi tüm sahile sunmuştu farkında olmadan. Tebrikleri kabul edip bir kaç damla gözyaşı ile kaktüsten sahnesine baktı. Yaratıcı onun dışlanan bu kaktüse gösterdiği şefkat için mükafat olarak alkış yağmuruna boğmustu. Onlarca kalabalığın arasından süzülüp hayran bakışlar arasından süzülürken aptal aptal gülümsemekten başka bişey yapamıyordu. Herşey çok güzeldi ışıltılı gözler onu şımartmış gözünün önünü göremiyordu. Gün batmış Hamdi evinin yolunu tutmuştu. Gömlek cebindeki rokfor ve sahildeki kaktüs sayesinde hayallerine bi nebzede olsa erişmişti. Ama hala kira sorunu vardı ve Necmi efendi sokağın köşesinde bekliyordu. ..
Ucuz şöhretin ve bedava alkışların ona pek faydası olmamıştı. Hamdi kuyruğunu büktü Necmi efendinin önünden geçip gitti. Necmi efendi "Hamdi iki gün müsade" diye sesledi. Hamdi kuyruğunu titreterek ağaç kovuğuna rokfor bekleyen yavrusuna döndü...
Yorumlar
Yorum Gönder