Kaçak İnşaat
Müşterilerin artık sabrı kalmamıştı; her an patlayacak el bombası gibiydiler. Artık harekete geçmemiz gerekiyordu. Bu arz ve istek duygusunun önünde duramazdık. Biraz daha gecikirsek bizi ihbar etmelerinden korkuyordum. Biz de esnafız sonuçta; bu piyasada belli başlı bir ismimiz var. Bu isme leke gelmesini istemeyiz. Hem zaten müşteri velinimetimiz, onlar her zaman haklıdır.
Doktoru aradım, her zamanki inşaatta olmasını istedim. Artık yanımda çalışan elemanlara güvenim kalmamıştı. Benim inmem gerekiyordu sahalara. Dar sokaklar, karanlık kuytu köşeler, evsiz insanlar, ailesinden kaçanlar... Bunlar benim altın yumurtlayan tavuklarım. Uğurlu kabanımı ve şans patiklerimi kuşandım; artık sokaklara inmeye hazırdım.
Turuncu patik giyen bir organ mafyası, ilk başlarda çok alay konusu olmuştu ama zamanla kabus gibi çöktüm şehrin üzerine. Artık turuncu rengi, insanların korkuyla bahsettiği bir ton olmuştu. Aslında yapmak istediğim de buydu: kendi ekolümü, kendi stilimi oluşturmak. Klasik bir organ mafyası olmak çok sıkıcı olurdu. Ben kendi markamı oluşturmak istiyorum. Hedefleri olan kötü bir adamım.
Bugün her yer kalabalık, sanırım eve elim boş döneceğim. Önceden insanlar anasını, babasını, çocuğunu bir köşeye bırakıp kaçardı. Şimdi biraz daha sorumluluk sahibi olmuşlar. Neyse, biraz daha bakınmak lazım kuytu köşelere. Gün bitmeden siparişleri hazırlamak lazım; daha bunun kargolama, paketleme süresi var.
Sonunda bir sarhoş bulmuştum, terk edilmiş bir inşaatta sızıp kalmıştı. O kadar çok içmişti ki narkoz vermeden söküp taksan hiçbir şey hissetmezdi. Maliyetlerin arttığı şu dönemde narkoz parasının cebimizde kalması biraz tebessüm ettirmişti. İnsanlar bu işleri kolay ve yüklü para olarak görüyor. Aslında masraflı ve sorumluluğu ağır bir iş. Stres, sıkıntı, panik hiç bitmiyor. Alın teri dökmek değil mi mesele? Bak işte biz de döküyoruz!
Sarhoşu alıp, doktorla her zaman buluştuğumuz, operasyon merkezi yaptığımız inşaata geldim. Elemanlar kapıda beni karşıladı, sıradaki kurbanımızı caraskal yardımı ile binanın teras katına çektiler. Ben ameliyatları teras katta yapmayı seviyorum. Hem koku olmuyor içeride, hem de manzaralı oluyor. Görüntü benim için önemli bir detay; önce göze hitap etmesi lazım.
Her şey yolundaydı, doktor operasyona başlamıştı. Böbrekleri ve ciğerleri dondurmacıdan aldığımız köpük kutulara yerleştirdik, ama bana kalp lazımdı. O kalp için yüklü bir ödeme almıştık aylar önce. Esnaflık gururumu kurtarmak için o kalbe ihtiyacım vardı. Doktor tam kalbi yerinden sökecekti ki bir anda içeriye zabıtalar doluştu.
Her şey bitmişti, elimde bir parça dalak ile zabıtaya bakıyordum. Ne olduğunu anlamadan bizi dışarıya çıkardılar. Hepimiz çok şaşkındık, ilk defa baskın yemiştik. Biz hiç baskın yemediğimiz için yaptığımız işin yasal olduğunu bile düşünmüştük bir dönem. Ben tutuklandığımızı düşünmek istiyordum ama zabıtalara anlam veremiyordum. Acaba ortam hijyenik değil diye mi zabıta gelmişti?
Daha fazla merak etmeye sabrım kalmamıştı. Zabıta şefine yaklaşıp olanı biteni öğrenmek için neler olduğunu sordum. Meğer bizim inşaat kaçakmış, ruhsatı yokmuş; belediye mühürlemeye karar vermiş. Görüyorsunuz değil mi, ne düzenbaz insanlar var. İki kuruş vergi kaçırmak için kaçak inşaat yapıyorlar. Bu memleket, bunun gibi adamlar yüzünden batıyor.
Zabıtalar inşaatı mühürleyip gittiler. Biz elimizde içi boş bir cesetle sokakta kalmıştık. Benim o kadar emeğim bir anda yok olup gitmişti. Kalbi yerinden çıkaramamıştık. Yazık, iki kuruş vergi kaçırmak isteyen bir sahtekar yüzünden benim esnaflık itibarım mühürlenmişti. O mühür o inşaata değil, benim gururuma atılmıştı...
morg kapısının önünde yazılabilecek ek güzel hikaye.
YanıtlaSilMorg bekçisi Osman'da aynı şeyi söyledi
Silmorg kapısı ne alaka ben orayı kaçırdım galiba
SilMorg bekçisi osman yaz izle eski bi anime jdkdjd
Sil