Guilherme'nin Lanetli Patikleri ( Bölüm Bir )

 Uzak diyarlarda padişah Guilherme'nin hüküm sürdüğü Marsmallow ülkesinde sıradan bir gün idi. Guilherme babasından devraldığı bu ülke için yenilikler düşünüp duruyor, sürekli yeni buyruklar yayınlıyoruldu. 


Yine sıradan bir cuma sabahıydı. Yutah şatosu padişah Guilherme'nin düşünceleri ile boğucu bir havaya bürünmüştü. Guilherme tüm gece uyumamış yeni ekonomik kalkınma planları düşünmüştü. Sadrazamı Fellaini'yi yanına çağırıp düşüncelerini onla paylaşmıştı ve yeni buyruk artık piyasaya çıkmaya hazırdı. Padişah Guilherme buyruk vermişti,artık patik giymek zorunlu olacaktı. Bölgenin geçim yükü keçi üretimi  üzerine olduğu için kesilen keçi kıllarından ip örülüp patik yapılacak ve zorunlu patik giyme yasası ile bölge kalkınacaktı. Guilherme'nin sadrazamı Fellaini halka buyrukları açıklarken halk yerde bulduğu bumerangları sadrazama doğru atıyordu. 

Guilherme'nin buyruğu sadrazamın yeni, sıfır kilometre otuz iki adet dikiş sahibi olmasına sebep olmuştu. Fellaini padişaha o kadar bağlıydı ki Guilherme istese dalağı şişene kadar koşmaya razıydı. 


Bölgede bu yeni kalkınma planı büyük şaşkınlık yaratmıştı. Ama buyruk belliydi patik giymeyenler köçek eteği giydirilip komşu ülkelere sürgün edilecekti. 

 Bu kalkınma planı halkı ikiye bölüp π ( pi ) sayısı ile çarpmıştı. Hatta bazı vatandaşlar "piii" yazılı pankartlarla yürüyüşlere, gösterilere başlamıştı. Patiklere karşı direniş ve kalkınma dernekleri kurulmuş, yer altında kapalı kapılar ardında gizli gizli toplantılar düzenleniyordu. Guilherme bu yeni projesinin sekteye uğramasını istemiyordu. Bu yüzden sadrazamı Fellaini ile sık sık toplantılar düzenleyip kısır yiyerek fikir alışverişinde bulunuyordu. Kurulan dernekler, tarikatlar ve yer altı örgütlerinin direnişi Guilherme'nin aklını baya meşgul ediyordu. O kadar takmış ve düşünceliydi ki gece uyumadan önce ballı sütünü bile içmeyi unutuyordu. Padişah Guilherme bu direnişin bölgede yayılmasını önlemek için hafiye başı Gattuso'yu görevlendirmişti. Gattuso dinine ve padişahına bağlı yağız ama kısa boylu bir hafiyeydi. Daha önce ülkede çıkan Bluetooth ayaklanmasında başarılı bir performans göstermiş bu başarısı onu hafiye başı yapmıştı. Guilherme Gattuso'ya kesin emirler vermiş bu direniş içinde olan her kim olursa olsun gözünün yaşına bakılmayacak sürgün edilecekti. 


Gattuso bu kutsal vazife için seçilmenin gururunu yaşarken aslında içten içe oda patiğe karşı bir nefret besliyordu. Patik onun için çocukluk travmasıydı. Babaannesi çocukken Gattuso'ya patiklerle türlü türlü işkenceler yapmıştı. Gattuso iç dünyasındaki korku ile yüzleşmeye hazır olmasa bile padişahın buyruğu gereği patikleri ayağına çekmişti. 


Günlerden salı saat gece yarısı 23:33 idi. Gattuso aldığı bir ihbar ile hafiyelerini yanına almış, Chamberlin malikanesine baskına gidiyordu. Chamberlin bölgenin sayılı zenginlerinden olmasından ziyade babet çorap ithal eden köklü ve zengin bir tüccar idi. Haliyle patik yasası onun işine balta vurmuştu. İlk direniş kıvılcımını da kendisi yakmıştı zaten. Gattuso malikaneyi dört bir yandan kuşatmış içerideki konuşmaları ve kaç kişi olduklarını öğrenmek için cam kenarına tünemişti. Gecenin karanlığı ve ayağındaki turuncu patikler onu bi hayli germiş olmasına rağmen rahat davranmak zorunda idi. Camdan içeriyi süzerken her gördüğü yüz karşısında şaşkınlığını giderek artıyordu. Ülkenin sayılı milliyetçileri, zenginleri ve padişaha bağlılığı ile bilinen birçok insan buradaydı. Hatta padişahın hamamcı başı Samedov bile ordaydı. Chamberlin çokgen bir masanın etrafına topladığı direnişçilere konuşmalar yapıyor, bu yasanın halkın özgürlüğünü elinden alacağına dair açıklamalar yapıyordu. Hatta Chamberlin konuşmasının bi yerinde " Eğer bu patik zulmü devam ederse ülkede terleyen ayakların artacağını ve bu terli ayaklar ayak mantarı hastalığının yayılmasına ve acılı, kaşıntılı ölümlere yol açacak " diyordu. Gattuso konuşmaları dinlerken içeriyi süzmeyi ve orada bulunanların kimliğini belirlemeyi ihmal etmiyordu. O kadar kalabalıktı ki içerisi, bu işlem baya sürecekti. Gattuso kafasını saat 08:35 yönüne çevirdiğinde şaşkınlığı hiç olmadığı kadar artmıştı. Gözlerine inanamıyordu gördüğü yüz onun eksenini değiştirecek kadar şaşırtmıştı. Gattuso'nun kız kardeşi Nefertiti'yi isyancılarla birlikteydi. Gattuso dizlerinin üzerine çöküp donup kalmıştı. Nasıl olurdu bu? Nefertiti burda ne arıyordu? Onun gibi bir hafiye başının kardeşi nasıl böyle bir gaflete düşerdi. Gattuso'nun dünyası başına yıkılmış, gömlek cebine gözyaşları akıyordu. Sessizlik içini kaplamış ne yapacağını bilmiyordu. Nefertiti, abisini otuz sekiz yerinden bıçaklasa, gelinlik giydirip çalılara atsa dahi bu kadar büyük bir yıkım vermezdi. Gattuso artık ihanetin soğuk nefesini nemli, terli ayak parmaklarında dahi hissediyordu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Protein Zehirlenmesi

Alın Yazısı ve Nem Teorisi

Gustalvo'ya Mektup