Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fuşya Kamyon Kasası

 Kasım ayının henüz başı idi, hava burundan akan sümükleri dikit ve sarkıtlara çevirecek kadar soğuktu. İnsanlar soba kuytularında petek köşelerinde hırkalarına sarılıp, macchiatolarını yudumlarken Cezmi soğuğa baş kaldırmış, otobanda fuşya bir kamyon kasasında sandık sandık avokado taşıyordu. Onun için havanın soğuk olması pekte bişey ifade etmiyordu. Sıcak bir samimiyetten, içini ısıtan gülümsmelerden uzakta geçmişti hayatı. Silivrinin hücreleri kadar soğuktu ruhu, esen lodos onun sadece bedenini titrertirdi ama asıl soğuk içindeki karlar ülkesindeydi.  Hamallık ve vatkalı ceket babasından ona kalan tek şeydi. Kamyon kasasında vatkalı ceketinin cebinden paslı bir tütün tabakası  çıkarıp nakış gibi işledi kağıda karamsarlığını. Reflüye meydan okuyan bakışlar atıyordu şeffaf lensleri ile. Garib bir adamdı boyu yolu kadar uzun değildi. Aslında çokta umrunda değildi ne kamyon kasasında donan bedeni nede renkli tebeşir kadar olan boyu. Hayat onu fuşya bir kamyon kasasında va...

Sadece 29.45 + Üç Yıl

 İki bin dokuz'un Eylül ayı idi. Sıradan ve basit bir pazar sabahı güneş bulutların arasında kaybolmuştu. Tele kulak Ayfer geceden tüm aktüel listelerine bakmış, indirimleri belirlemiş ve yapılacak tasarrufu hesap etmişti. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hazırlanmaya koyulmuş, bu kutlu dava için sabırsızlanıyordu. Kahverengi paltosunu omzuna atmış, kırmızı çantasını koluna takmıştı. Bu kutlu davada hamal olarak kullanmak için oğlu Murtaza'yı ikna etme sürecine başlamıştı. Aslında çokta zor olmamıştı Murtaza'yı ikna etmek. Dokuz yaşındaki Murtaza ağza sıkmalık çikolataya kendi geleceğini ve kol gücünü satmıştı. Turuncu gömleğinin her düğmesini heycan içinde ilikliyordu. Aklında sadece ağza sıkmalık o mükemmel çikolata vardı. Ayfer Murtaza'nın elini sıkıca tutup, heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Murtaza o an dünya ile bağını koparmış, iş sonu alacağı mükâfatını düşünüyordu. Aktüel listeleri son kez gözden geçirilip yola çıkılmıştı. Emin adımlarla ilerliyordu bu garib ...

İzmarit Celil (Bölüm Bir)

 Rüzgarın kışı aratmadığı garib yaz günü idi. Güneş hakimiyetini kaybetmiş düzenlenen lodos operasyonu ile görevden alınmıştı. Temmuz'un ortasında insanlar paltolarını atkılarını giyinip kuşanmıştı.  Geceden kalma dört kibrit çöpünü çorabına sıkıştıran Celil babadan kalma paltosunu omzuna atıp rüzgara meydan okumak için hazırlanıyordu. Uzun süredir evden dışarıya adım atmamıştı. Güzel bir yaz güneşinde tenini bi ton daha kavruk yapma fırsatını darbeci lodos elinden almıştı.  Hayatındaki bu tür tersliklere ve şanssızlıklara  alışkındı. Komşularının yüzlerini bile unutmuştu. Kendini insanlardan uzak bir detoks kampına almıştı.  Sokağa attığı ilk adımda yumurta topuk kundurasının altına Falım ışıl yapışmıştı. Kafasını sallayarak uzun bir hahooo çekti. Çorabının içerisinden bi kibrit çıkarıp kulağının ardındaki paketten bi maltepe çekip yaktı. Bir fırt kendisi iki fırt rüzgar çekiyordu. Rüzgarın bi beleşci ve yancı tavrı onun sinirlerini bozmuştu. Zira o maltepesini...