Dalgalı Hayatlar Kuru Kalan Ayaklar
Tsunamiden kurtulmuştu ama hayatta kaldığı için değil ayakkabıları ıslanmadığı için seviniyordu çok garip biriydi
Ayakkabılarını çıkarıp sarılıyordu. Baş parmağı çorabın diktatörlüğüne baş kaldırmış bir pencere açmıştı. İnsanlar ona garib garib bakarken o sadece ayakkabılarını ıslatmayan denize el sallıyordu. Dev dalgalara alkış tutuyordu.
Güneş dalgaların arasından gözlerini kamaştırıyordu. Ayakkabılarını alnının hizasına güneş koruyucu gözlük gibi getirmiş kaçışan insanları seyrediyordu. Ceketinin yırtık cebine eline soktu astarın dibine gizlenmiş yer fıstığını çıkardı. Keyifle ağzına attı ama bi sorun vardı. Fıstık nemlenmisti bu hiç hoşuna gitmemişti.
Martılar tepesinde semazen gibi dönüyordu. Sırt çantasından blok flütünü çıkardı Mozart'ın dokuzuncu senfonisini çalarak onlara eşlik etti. Ağustos böceği gibi hissediyordu kendini ama karınca olmadığı içinde şanslıydı. Çünkü az önce dalgalar karıncaların neyi var neyi yoksa yutmuştu. Onun ayakkabıları bile ıslanmamıştı oysa ki.
Gün bitmek üzereydi dalgalar evlerine doğru gitmişti. Yırtık çorabı ile ıslak asfaltta yerlere saçılan istavritleri takip ediyordu. Az ileride buzdolabı kutusu olacaktı içinde uyuduğu aradı taradı bulamadı. Galiba dalgalar alıp gitmişti. Ardına döndü dalgalara seslendi " kentsel dönüşüm " diye haykırdı. Banka uzandı şehirdeki kargaşanın içinde uyuya kaldı. Bu garib adam bu ıssız şehre içi geçmiş robotlaşmış insanlara çok fazlaydı...
Yorumlar
Yorum Gönder