Üç yüz gram tebessüm
Sabahın köründe alarm yine anası ölmüş yavru kedi gibi miyavlamaya başladı. Klâsik homurdana homurdana uyandım. Hazırlanıp bu dünyaya geliş vazifem olan birilerini zengin etme görevini icra etmek için evden çıktım. Karşı komşumuzun oğlunu yine burnuna parmağını sokup beynine doğru bi kutsal yol açarken gördüm. " Kolay gelsin yol çalışması bitmemiş." diyerek takıldım. Az ilerideki otobüs durağına geldiğimde komşumuz Zeynep teyzeyi gördüm. Kadının yüzü hep asıktı. Çocukken Zeynep teyze bugün kesin gülecek diye iddiaya girerdik. Az paramı yemedi vicdansız, bir gülmedi. Bunları düşünürken kendimi kuzenimle nenemlerin çatı katında buldum. O yaz halamla eniştem tartışmış, ayrılma arefesine girmişlerdi. Gerçi onlar zaten hep tartışırdı. Belediye suya kloru çok atsa yine kapışırlardı. Ama biz kuzenimle çok iyi anlaşırdık. Zaten zamanımızın çoğu çatı katında geçerdi. Nenem oraya patates, soğan stoğu yapardı. Biz de onları yoldan gelip geçenlerin kafasına sallardık. Sokak hiroşima bi...